Tuesday, 10/12/2024 - 06:38
09:44 | 09/07/2019

Bir adamın üç oğlu vardı, tek serveti de oturduğu evdi. Ölümünden sonra üç oğlu da eve sahip olmak istiyordu. Ama babaları her üç evladını da aynı şekilde sevdiği için hiçbirinin hatırım kırmak istemedi. Evi satmak niyetinde de değildi, çünkü anne ve babasından kalmıştı. Parası olsa paylaştıracaktı. Sonunda aklına bir çare geldi. Oğullarını çağırdı: “Gidin dünyayı dolaşın, birer meslek edinin; döndüğünüzde en usta işi kim yapmışsa ev onun olacak” dedi.

Oğlanlar bu işe sevindi; en büyüğü nalbant, ortancası berber, üçüncüsü de eskrim hocası olmak istiyordu.

Eve kesin dönüş yapacakları zamanı kararlaştırdılar ve sonra yola çıktılar.

Zaman geçti, her biri birer usta buldu ve doğru dürüst iş yapmayı öğrendi.

Nalbant kralın atını nallarken, “Ustaca bir iş çıkardım, evi hak ettim” diye düşündü.

Berber hep soylu bir kişileri tıraş ederken evi kendisinin alacağına emindi.

Eskrim hocası birkaç yara aldıysa da dişini sıktı, hiç canını sıkmadı ve “Kılıç darbesinden korkarsan evi asla kazanamazsın” diye söylendi kendi kendine.

Kararlaştırılan vakitte baba evine döndüler; ama marifetlerini nasıl ve nerede göstereceklerini bilmedikleri için kafa kafaya verip düşündüler. Onlar öyle oturmuşken tarlada bir tavşan göründü.

“Tam zamanında geldi” diyen berber, eline bir leğenle bir kalıp sabun aldı. Sabunu o denli köpürttü ki, tavşan merakla yaklaştı. Sonra tavşanı adamakıllı sabunlayarak kısa sakalını hemen tıraş etti; bu arada ne yüzünü ne de saçının telini kesti!

Babası, “Hoşuma gitti. Öbürküler senden baskın çıkmazsa, ev senin” dedi.

Aradan çok geçmedi, soylu bir bey at arabasıyla avdan geldi.

“Bak bakalım baba, neler yapacağım” diyen nalbant, arabaya sıçradığı gibi atın dizginlerini çıkardı ve bir anda dört nalını sökerek yerine yenilerini çakıverdi.

“Aşk olsun! Kardeşin gibi sen de iyi iş çıkardın; evi kime versem, bilemiyorum” dedi.

Üçüncü oğlan, “Baba, bırak da ben de marifetimi göstereyim” dedi.

O sırada yağmur yağmaya başladı; oğlan kılıcını çektiği gibi havada bir zikzak yaptı, ondan sonra yere bir tek damla yağmur düşmedi. Derken yağmur şiddetini arttırdı, bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. Bu kez oğlan kılıcını gitgide hızlanarak kullandı ve sanki çatı altındaymışçasına hiç kimse ıslanmadı.

Bunu gören babası, “En ustaca işi sen yaptın, ev senin” dedi.

Ağabeyleri de buna sevindi, çünkü birbirlerini candan seviyorlardı. Her üçü de aynı evde kaldılar ve mesleklerini sürdürdüler. Hepsi işini hakkıyla öğrendiği için ustaca çalışıp çok para kazandılar.

Üçü de yaşlanıncaya kadar rahat bir hayat sürdü. Derken biri hastalanarak öldü; diğer ikisi de aynı şekilde hastalanıp hayata gözlerini yumdu.

Üçü de usta oldukları ve birbirlerini sevdikleri için yan yana gömüldüler.

 



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *